An Extra Who Wants To Escape The Obsessive Male Lead Bölüm 13

Güm.

 

Ofis kapısı kapandığında Diello kapalı olan gözlerini yavaşça açtı. Öncekinden farklı olarak, soğuk bakışları kontratın yerleştirildiği noktayı taradı.

 

Tak, tak.

 

Masaya vurduğunda Rick sessizce ofise girdi. Rahat bir ifadeyle görevini biliyor gibi görünüyordu.

 

“Onları takip edeyim mi?”

 

Diello ona bir el hareketi yaptı.

 

“Evet. Biraz önce gidenin peşinden git… Hayır, Cartiel tarafından zorlanan Mirta’nın.”

 

Mirta.

 

Soğuk bir şekilde kıkırdadı ve konuşurken pencereden dışarı baktı.

 

“Bir süre gözün üzerinde olsun. Cartiel’le bağlantı kurmaya çalışırsa hemen rapor ver.”

 

Böyle söyleyerek parmağının ucunda küçük bir alev yarattı ama sonra onu söndürdü.

 

“Evet, anlaşıldı.”

 

Sert bir emir almasına rağmen Rick sakince cevap verdi ve bir kez daha sessizce ortadan kayboldu. Diello adamın tepkisine aldırış etmedi. Argenta’nın yeni istihbarat şefinin kim olduğunu çok iyi biliyordu. Mirta artık tamamen Argenta’nın gözetiminde olacaktı.

 

Argenta’nın çitlerinin dışında olmak, eskisinden çok daha fazla gözetim altında olmak anlamına geliyordu.

 

“Başarmak için güven…”

 

Diello ihtiyatlı bir şekilde sırıttı. Krua’nın kısa bir süre önce ardında bıraktığı sözleri hatırladı.

 

“İhanet kolay kolay yapılmaz. Başarılı olacağına güvenmek gerekir.”

 

Kahkahası derinleşti.

 

“Evet, Krua. Akıllı olanlar, başarıya ulaşacaklarına dair güçlü bir inançları yoksa ihanet etmezler.”

 

Güm.

 

Çekilen bir sandalyenin sesi ofiste yankılandı. Yavaşça pencereye yaklaştı ve konaktan ayrılan arabaya baktı.

 

Sanki Krua onu duyabilecekmiş gibi fısıldadı.

 

Alors ailesinin şimdiki nesli, yeteneklerini düzgün bir şekilde kullanmakta zorlanıyor gibiydi. Barut fıçısı gibiydiler ve fırtınayı andıran bir duruma girmişlerdi, bu yüzden Alors ailesinin Ferro’su devreye girmişti.

 

Dahası… Ferro sahteydi ve belki de başı Alors tarafından manipüle edilecek gibi görünüyordu. Aile sahte Ferro evliliğini ne kadar dikkatli planlamış olursa olsun, durumun kuşkusuz tedirgin edici bir yönü vardı.

 

Gerçek Ferro’nun ne zaman ortaya çıkacağını kimse bilmiyordu. Dolayısıyla, bağları koparmak isteyenler doğal olarak ortaya çıkacaktı ve Argenta’nın yönetmelikleri bu tür kişilere müsamaha göstermiyordu.

 

Onları en azından bir kez temizlemenin zamanı gelmişti.

 

“Acil bir durum var, Ekselansları.”

 

O anda ofisin kapısı acil bir şekilde çalındı. Diello düşüncelerinde kaybolmuşken, görevli içeri girdi ve tek diziyle diz çökerek saygı gösterdi.

 

“Sonsuz denizin dördüncü bölgesinde endişe verici hareketler var.”

 

“…Dördüncü bölge mi?”

 

Bir önceki üçüncü bölge aşıldıktan sonra sıra dördüncü bölgeye gelmişti. Şaşkınlıkla gözlerini açtı.

 

“Saha Komutanı Redias ayrılmak için talepte bulunuyor.”

 

“!..”

 

Diello bu sözleri duyunca uzun zamandır hissetmediği bir duyguya kapıldı. O yerin saha komutanı Redias’ı çok iyi tanıyordu. Ailesini kaybettikten sonra yetişmesinde Redias’ın önemli katkıları olmuştu.

 

Redias temkinli bir insandı… Onun gibi birinin bizzat ayrılma talebinde bulunması durumun vahim olduğu anlamına geliyordu.

 

Diello aceleyle ceketini kaptı.

 

***

 

O öğleden sonra Diello aniden malikaneden ayrıldı.

 

“Hiçbir şey söylemeden mi gitti?”

 

Bu biraz kafa karıştırıcıydı. Önemsiz konularda bile beni bilgilendirirdi ama bu sefer böyle bir şey olduğuna dair hiçbir işaret yoktu.

 

“Evet. Dördüncü bölgede bir sorun var gibi görünüyor.”

 

Vielle, bana başkanın işleri hakkında hiçbir bilgi vermeden sert bir şekilde cevap verdi. Bana sunduğu belgeleri kabul etmedim ve önce ben sordum.

 

“Sonsuz denizde bir sorun mu var?”

 

“Evet.”

 

Kısa bir süre pencereden dışarı baktı.

 

Buradan bakıldığında deniz uzaktan görülebiliyordu. Tabii ki orada var olan canavarlar ve dehşetler buna dahil değildi.

 

“Görünüşe göre önceki büyük çaplı saldırı yüzünden endişelisiniz.”

 

Diello nazik ve zayıf görünse de, aslında güçlü yeteneklerle doğmuş güçlü bir kafaydı. Canavarlara karşı bir savaşta yaralanmazdı.

 

“Evet, umarım sağ salim döner…”

 

Sonunda Argenta’nın işleriyle ilgili belgeleri kabul ettim. Belge klasörünün üzerindeki başlık basitti.

 

“…Gölgeler?”

 

Bir sonraki an sayfaları çevirdim. Büyü sözleşmesinin yanı sıra, Argenta’nın başlangıcından beri var olan geleneklerden biri olarak bahsediliyordu. Yanımda oturan Vielle uzun bir açıklamayı okurken açıkladı.

 

“Gölgeler Argenta için görev yapanların ailelerine verilen şeylerdir.”

 

“Anlıyorum…”

 

Bunu kesin olarak söyleyebilirim. Alors’ta böyle bir şey yoktu.

 

Gazeteleri karıştırırken bakışlarım belirli bir yere odaklandı.

 

⎡ Bu çeyrek için Ek Gölgeler. ⎦

 

İsimler aşağıda yazılıydı.

 

“Roa…”

 

Bir zamanlar suçlu olarak adlandırılan Roa’ydı. Sonsuz denizi koruması gerektiğinin bir sembolü olarak denizin yakınına gömüldüğü söylenirdi. Ailesi de Gölgeler’in desteğine mazhar oldu.

 

“Ekselansları Roa’nın durumu sonuna kadar idare etme çabalarını özel olarak takdir etti.”

 

Vielle belki de şaşkınlığımı hissederek beni bilgilendirdi.

 

Alaycı bir şekilde gülümsedim.

 

“Ben de öyle düşünmüştüm.”

 

Bu sözlerime Vielle’den beklediğim gibi hemen bir yanıt gelmedi.

 

“Vielle?”

 

Arkamı döndüğümde nihayet konuşmuştu. Kısa bir süre yüzünde garip bir ifadenin titreştiğini gördüm.

 

“…Gölgeler tarafından desteklenen aileler, bölgedeki diğer insanların aksine geçim kaygısı taşımadan bolluk içinde bir hayat sürebilirler. Argenta’daki pek çok insan bundan memnun.”

 

“Argenta… ama bölge halkı değil mi?”

 

Kaşımı hafifçe kaldırdım. Bölgedeki tüm insanların böyle bir destek almayacağını düşünmüştüm. Belki de Vielle ‘Argenta’ derken Argenta Dükalığı’nda çalışanlardan bahsediyordu.

 

Böyle özel muamele gören insanlar varsa, bu bölge halkı arasında bir eşitsizlik olduğu anlamına gelmez miydi?

 

Ancak istatistikler aksini gösteriyordu. Argenta diğerlerinden daha yüksek bir dükalık sıralamasına sahipti. Hatta Argenta’nın bir parçası olmayı istemek ve bu konuda çocuklara erken eğitim vermek konusunda güçlü bir vurgu vardı.

 

“Peki, Argenta’nın bir parçası olmak için gereken koşullar nelerdir?”

 

Soruma yanıt olarak Vielle parmaklarının ucunda bir alev yarattı. Argenta’nın kullandığı ateşin aynısıydı.

 

“Bu yetenek. Alors veya Cartiel’de çalışan insanların kendi ailelerinin kalıtsal yeteneklerine sahip insanlar olduğunu duymuştum?..”

 

Sorar gibi başını bana doğru eğdi.

 

Başımı salladım.

 

“Bu doğru. Alors’ta suyu kontrol edebilen insanlar var ama böyle değildi.”

 

Alors malikânesindeki herkes suyu kontrol edemiyordu. Baştakiler bu yetenekleri doğal yollardan edinmemiş olsalar bile, başkalarına bahşedebiliyorlardı. Yine de açgözlü bir Dük Alors’un yeteneklerinin bir kısmından isteyerek vazgeçmesine imkân yoktu.

 

Kâğıdı çevirirken başımı öne eğdim.

 

“Yetenekleri olmayanlar bile mülkte çalışabilir… ve Gölgelerden ya da sözleşmelerden bahsedilmiyor.”

 

Bu açıkça bir Argenta geleneğiydi.

 

Vielle sözlerime gülümsedi.

 

“Argenta ile iki aile arasında farklılıklar olması kaçınılmaz.”

 

Cevap verdikten sonra bir belgeyi işaret etti. Bu, Dük’ün malikanesinde ‘Argenta’ ailesi haline gelenlere sağlanan sosyal yardımdı.

 

Argenta’ya geçenlerin aileleri için destek başlamakla kalmıyor, Argenta’nın aile üyeleri ister Dük’ün malikanesinin yakınındaki özel Argenta binaları olsun, ister Argenta bölgesi içinde istedikleri başka bir yer olsun, ikametgahlarını seçme özgürlüğüne sahip oluyordu.

 

Ayrıca, Argenta’ya verilen aylık ödeme, ortalama bir halk ailesinin bir yıllık yaşam masrafına denk geliyordu.

 

“Ah…”

 

Bu tür politikalar Argenta’nın bölge içindeki onurunu yükseltecek ve Argenta ailesinin sadakatine ve aidiyet duygusuna büyük katkı sağlayacaktır.

 

Birdenbire.

 

Tak, tak!

 

Acil bir kapı çalma sesi duyuldu.

 

Bu Diello’nun ofisine değil, benim ofisime çalınan bir kapıydı. Neden birisi acilen beni arasın ki?

 

“…Sorun nedir?”

 

Sesimi biraz yükselterek sorduğumda kapı açıldı.

 

“Affedersiniz, hanımefendi.”

 

Görünüşü biraz dağınıktı. Saçlarında ve kıyafetlerinin eteklerinde kir izleri vardı. Aceleyle gelmiş gibi görünüyordu.

 

“Dördüncü bölge ek takviye kuvvet talep ediyor.”

 

“Ne?”

 

Gözlerimi açtım.

 

“Ama Diello orada değil mi?”

 

Argenta bölgesinde, Diello Argenta Argenta’nın gücünü en çok kullanan kişiydi, öyleyse neden ek desteğe ihtiyaç duyuldu?

 

“Emirleri bizzat o verdi.”

 

Gözlerimi tekrar açtım.

 

“Ah…”

 

Vielle de şaşırmış görünüyordu ama benim şaşkınlığım onunkinden farklıydı.

 

Krua Alors ve Diello Argenta’nın evliliği çoktan gerçekleşmişti ve gerçek Ferro’nun malikâneye gelişi de yakında gerçekleşecekti. Ancak Redias Argenta beklenenden daha kısa bir süre içinde dördüncü bölgede kendini feda etmenin eşiğine gelmişti.

 

Bu özel olayın gerçekleşmek üzere olduğu açıktı.

 

Bakışlarımı şövalyeye odakladım.